•    BİYOGRAFİ
  • Otomobil sporu ile ilk tanışma…

    25 Nisan 1958’de İstanbul Levent’te, ailenin ikinci oğlu olarak dünyaya gözlerini açtı. İlk ve orta okulu Yıldız Koleji’nde okudu. Ortaokuldan 1972’te mezun olduktan sonra, o zamanki adıyla Maçka Teknik Lisesi’ne girdi. 4 Yıllık meslek okulunu 1976’da tamamladı. 1986 Yılında Yeşim Hanım ile evlendi. İki yıl sonra 1988’de tek oğlu Murat, dünyaya geldi. 16-17’li yaşlarında basketbola olan ilgisi, O’nu Galatasaray Yıldızlar Takımı’na kadar yükseltti. 1975’ten bu yana 36 yıldır içinde bulunduğu motor sporlarında 150’ye yakın yarışta start aldı ve bunların 100’e yakınında finişe ulaştı. 1988’den itibaren de motor sporunda takım yöneticisi olarak varlığını sürdürdü. Motor sporları dışında kara avcılığı, deniz sporları ve tekne ilgi alanlarının başında yer alıyor. Favori pilotları biri ise eski kuşaktan Ari Vatanen, kendi dönemlerinden ise Carlos Sainz ve Juha Kankkunen.

    Otomobil sporuyla 10 yaşlarında tanıştı. İlk seyrettiği ralli, 1968 yılında Türkiye Turing Otomobil Kurumu bünyesinde Spor Komitesi’nin oluşumuyla Türkiye de yapılan ilk resmi ralli olan Trakya Rallisi idi ve bu yarışı, Renç Koçibey kırmızı Anadol’u ile kazanmıştı. On yaşında bir çocuk olarak izlediği bu ilk rallisinden önce Türkiye’de otomobil sporunun yapıldığını, hatta dünya da otomobil sporu diye bir spor dalının varlığını dahi bilmiyordu. Ancak bu yarıştan sonra, tabir yerinde ise ‘sporun aşısını kapmıştı’ bir kez! Otomobil sporları, izleyen yıllardaki ‘talebelik’ döneminde adeta O’nun ilgilendiği tek spor dalı oldu.

    Bir anlamda bu konuda şanslıydı; Renç Koçibey, Demir Bükey, Lemi Tanca gibi bu sporun gerçek duayenleri ağabeyinin yakın arkadaşlarıydı ve onlardan otomobil sporlarının Türkiye’deki gelişimi ile ilgili detaylı bilgiler alabiliyordu. Lise yıllarında ise artık Renç Koçibey’in, Şükrü Okçu’nun yarış otomobillerinin yapıldığı garajlara gidip gelmeye ve rallilerde onlara servis vermeye başlamıştı.

    İlk ralli, ilk heyecan ve Anadol’lu günler…
    Bütün amacı ehliyetini alıp ralliye girmekti. 1975 senesinin 26 Eylül’ünde ehliyetini aldı, bir ay sonra da ilk rallisine katıldı. 29 Ekim’de, Ankara da yapılan ralli, tarihinden de belli olacağı gibi Cumhuriyet Rallisi idi. O yıllarda Türkiye Şampiyonası’nın önemli rallilerden biriydi; ancak 15 yıl yapıldıktan sonra ralli günümüze kadar gelemedi.

    O tarihlerde Ankara’da iki ralli vardı; biri Başkent Otomobil Kulübü’nün düzenlediği Cumhuriyet Rallisi, diğeri ise Ankara Otomobil Kulübü’nün gerçekleştirdiği Hitit Rallisi idi. Buna karşın İstanbul da yapılan 2-3 ralli vardı. Otomobil sporlarının kalbi ağırlıklı olarak İstanbul, Ankara ve Bursa’da atıyordu ve o günlerde bugünkü kadar çok yaygın değildi. Bu ilk rallisine, grup 2 olarak tanımlanan ve standart otomobil özeliklerini taşıyan Renault 12 bir otomobil ile girdi. Talebeliği ve askerliği süresince yılda 2-3 ralliye girmeye başladı. Rallilere Renault 12’si ile katılmaya devam ederken, diğer yandan da bir Anadol STC hazırlatmaya başladı.

    Anadol ile yarış hayatı genelde antrenmanlar, testler, ralli-kroslar ve tırmanmalarda geçti. Katıldığı ralli kroslarda başarılı dereceler aldı. Ancak, Anadol STC ile girdiği tek rallisinde kaza yaptı ve yarışı tamamlayamadı. Daha sonra, STC’nin yol tutuşundan çok zevk almadığı ve çok da popüler bir otomobil olmadığı için ‘A1’ olarak tanımlanan tek kapılı Anadol’a geçti. Yeni otomobili A1 ile 1,5 sezon geçirdi ama o zamanki teknolojisinden dolayı Anadol ile finişe gelmek çok kolay olmuyordu. Yarışlarda bir kaç etap çok iyi zamanlar yapsa dahi, daha sonra basit bazı teknik arızalardan dolayı yolda kalıyordu.

    Ford ile ilk buluşma…

    1977 Yılında yeniden Renault 12’ye geçti ve o yıl, çok iyi bir sezon geçirdi. Artık elinde hem Renault 12, hem de Anadol’u vardı. Rallilerin bazılarına Renault’u ile, bazılarına ise Anadol’u ile girdi. O yıllardaki en büyük amacı, dünyada en popüler ralli otomobili olan Ford Escort hazırlamaktı, ama RS 2000 gibi çok güçlü bir otomobili almaya o gün için ne imkanları, ne pilotajı, ne de bütçesi el vermedi.

    1600 Sport Mk2 bir Escort hazırladı. 1979 yılında, o zamanki adıyla Günaydın Rallisi’ne girdi. Yarışı bitiremedi ama çok iyi etap dereceleri yaptı. Daha sonraki kariyerinin Escort ile geçeceğinin kararını verdi ve 1980’den itibaren Mk1 RS 2000 ile yarışmaya başladı. 1981’den 1986’ya kadar Mk1 ve Mk2 Escort’lar ile Türkiye Şampiyonası’nda çok iyi dereceler aldı. Bir çok yarış kazandı ve Türkiye Şampiyonası’nda 2’ncilik elde etti.

    İlk ralli zaferi, profesyonelliğe ilk adım ve hayat arkadaşı…
    1983’te Ankara’da yapılan ralliye Escort Mk1 ile katıldı ve finişe 1’nci olarak geldi. Bu, O’nun kariyerinde ilk yarış zaferi olarak yer aldı. Aynı yıl, kopilot olarak kendisine Cihat Gürkan eşlik etmeye başladı ve bu birliktelikleri tam on yedi yıl boyunca büyük bir uyum ve başarıyla sürdü. 1999 yılında aktif sporculuğu Cihat ile birlikte bıraktılar ve uyumlu çalışmalarını takım yönetiminde devam ettirdiler.

    1985’te ilk kez profesyonellik ile tanıştı. O zamanlar, Türkiye’de Turgut Özal’dan sonra yeni dışa açılım süreci başlamıştı. İthalatın serbest olmasıyla bütün büyük yabancı firmalar, başta Marlboro, Rothmans ve Camel olmak üzere sigara firmaları Türkiye’ye gelmişlerdi. 1975’ten 1985’e kadar otomobil sporlarıyla ilgili en büyük yardımları Renç Koçibey’den aldı. Aralarında bir yerde ‘usta - çırak’ ilişkisi oluştu. Renç’ten çok şey öğrendi. Zamanla Renç de O’nun pilotajına ve bu sporun içindeki yerine inandığı için bir takım oluşturdular. Artık hep beraber servis aldılar ve aynı garajı paylaştılar.

    1986 yılı, yaşamında önemli bir yere sahip. Yeşim Hanım ile evlendi; motor sporları hayatında ve başarılarında eşinin desteğini çokça gördü. Yarıştığı ve takım yönettiği dönemlerde her alanda destek aldığı eşi, yeri geldiğinde kendisine kopilotluk dahi yaptı. İki yıl sonra, 1988’de oğlu Murat dünyaya geldi. Bugün Türkiye’nin ilk motorsporları mühendisi ve bir motor sporu tutkunu olan oğlunu sporcu olarak yetiştirmek gelecekle ilgili planlarının başın da yer almaktaydı ve Murat’ın da bir rally pilotu olmasıyla bu isteği de gerçekleşmiş oldu.

    Sigara firmalarının Türkiye’ye geldiği yıl, Türkiye’de o yılların en flaş ralli pilotu olan Renç Koçibey de Marlboro ile bir anlaşma yaptı ve Türkiye’deki ilk profesyonel takım olan ‘Marlboro-Koçibey Ralli Team’ kuruldu. Spor, bugünkü kadar yaygın ve gelişmiş değildi. Pilotların otomobil bulması, yarışmak isteyen insanların yarışabilmesi de hiç kolay değildi.

    Renç, takımın ikinci pilotu olarak bir genç yetenek yarıştırmayı düşünmekteydi. Bu görevi teklif ettiği zaman çok gururlandı. Renç’in bu görevi verebileceği bir çok pilot vardı ve onların arasından genç yaşına rağmen bu iş için tercih edilmesi ve ikinci pilot olarak ikinci otomobile oturtulması son derece gurur vericiydi. Artık yarış kariyerinde önemli bir yere sahip olacak olan Marlboro dönemi başlamıştı.

    İlk profesyonelliğe Escort Mk2 ile başladı, daha sonra Mitsubishi Starion Turbo ve Mitsubishi Lancer Turbo ile devam etti. Marlboro-Koçibey Ralli Team’ın 1997’de kapanmasıyla da bu dönem sona erdi. Daha sonra kendi imkanlarıyla ve sponsor arayışlarıyla 1-2 sezon geçirdi. Yine Türkiye Şampiyonası’nda girdiği yarışlarda hep iyi dereceler aldı.

    Avrupa’da ilk zafer, BP-Bosch Otomotiv günleri…
    Kariyerinde diğer bir milat olan, 1990 senesinde büyük bir birliktelik olan BP dönemi başladı. BP için Fikret Şen ile yaptığı görüşmelerde motor spor anlayışına çok uygun adımlar atılacağını gördü ve 3 yıllık bir anlaşma yaptı. Türk Pirelli lastikleri ile de 10 yıl sürecek birlikteliğin ilk adımları bu yıl atıldı. Sponsorlardan edindiği çok iyi bütçelerle, o sezon bir Opel Manta 400, bir de Manta 200 aldı. O yıl, Türkiye Ralli Şampiyonası’nın bütün rallileri, Pist Şampiyonası’nın bütün yarışları, tırmanmalar, ralli-kroslar, İstanbul Mahalli Ralli Şampiyonası ve İstanbul dışındaki bir çok mahalli ralli kroslara varana kadar toplam 37 yarışa girdi. Sezonu Türkiye Grup S Şampiyonu olarak noktaladı. BP ile olan ilişkileri de çok iyi bir düzeye geldi. 1990’dan sonra Dünya Ralli Şampiyonası’nda kullanılan 4WD Turbo otomobilleri düşünmeye başladı. Dönemin popüler ralli otomobilleri olan Lancia, Toyota, Subaru, Ford ve Mazda arasından, kariyerinde ayrı bir yeri olan Ford’u tercih etti. 1991 senesinde Ford Sierra Cosworth grup A 4x4 otomobilin direksiyonuna oturdu. 91 ve 92, çok iyi seneler olarak geçti. Bir çok yarış zaferi kazandı.

    1991 yılı otomobil sporları hayatında bir dönüm noktası oldu. Bu, Türkiye otomobil sporları tarihi açısından da çok önemliydi. Bir Türk pilotu ilk defa yurt dışında bir Avrupa Şampiyonası Rallisi kazandı. 1991 senesinde o zaman 10 katsayı üzerinden Avrupa Şampiyonasına puan veren Hebros Rallisi’nde 1’nci oldu.

    70’lerin sonları ile 80’li yılların başlarında Türkiye’de Bulgar ralli pilotlarının hegamonyası yaşandı. Uluslar arası yarışlarımızın neredeyse hepsini Bulgar pilotlar kazanmaktaydı. Hatta bazı yarışlarımızda ilk 3 sırada Bulgar pilotlar sıralandılar. Klasmanda ilk 10’a tek bir Türk’ün girebildiği yarışlar dahi vardı. Türk sporcuları için Bulgaristan’da ki otomobil sporları standardı neredeyse bir hayal niteliğindeydi.

    Bulgarlar geldiği zaman onlardan lastik satın alıyorlar ve onların zamanın şartlarına göre hazırlanmış otomobillerini ilgi ve hayretle izliyorlardı. Böyle bir ortamda, Bulgaristan’da Bulgar pilotları geçerek bir Avrupa Şampiyonası yarışı kazanmak, ayrıca gurur verdi.

    Aynı yıl, bir Avrupa Ralli Şampiyonası yarışı 1’inciliği daha geldi. Yugoslavya’daki (YU) Rallisi’ni kazandı. Bir sonraki sene hem Hebros’u, hem de YU Rallisini birer kez daha kazanarak, başarısının bir tesadüf olmadığını ispat etti.

    1993’de BP ile birlikte Avrupa Şampiyonası projesi yaptı. Türkiye dışına çıkmak, Avrupa’da yarışmak öncelikti, fakat hemen ardından yaşanan ekonomik kriz, bu projelerini gerçekleştirmesini engelledi. Avrupa Şampiyonası bazlı bir proje peşinde oldukları için de bunu yeniden Türkiye Şampiyonası’na döndüremediler ve 1993 sezonunu boş geçirmek zorunda kaldı.

    1994 Sezonunda kariyeri için yeni bir sayfa açıldı ve Bosch Otomotiv sponsorluğu başladı. BP de devam ediyordu, ama ülkenin içine düştüğü ekonomik krizden dolayı tek bir firmadan sezonluk sponsorluk oluşturmak oldukça zordu. Bosch Otomotiv renklerini taşıyan Ford Sierra Cosworth’unda BP bu kez ko-sponsor olarak yer aldı.

    1994’de Türkiye Pist Şampiyonası’na, Balkan Şampiyonası’ndaki bazı rallilere ve bazı asfalt rallilere katıldı. O sene bir ilke daha imza attı ve toplam 6 yarıştan oluşan şampiyonada girdiği yarışlarının tamamını kazanarak sezonu Türkiye Pist Şampiyonu olarak kapadı.

    1995’teki hedefini, Türkiye Asfalt Ralli Şampiyonası ile Balkan Şampiyonası olarak belirledi. Ancak Ford Sierra’sı artık eski spec bir otomobildi. 1993’den sonra Ford da dünyada kendi ralli platformunu Escort Cosworth’lerle götürmeye başlamıştı. Türkiye’deki rakipleri de Escort Cosworth ve Lancia gibi güçlü otomobiller edinmişlerdi. Sierra Cosworth’u ile bütün şartlarını zorladığı halde çok fazla bir şey yapabilmesi mümkün değildi. Yine de 95’de Türkiye Şampiyonası’nda 2 ralli kazandı ama hedeflediği gibi asfalt ralli şampiyonu olamadı ve sezonu 2’nci olarak bitirdi. Balkan Ralli Şampiyonasını da 2’nci olarak noktaladı.

    1996 Türkiye Ralli Şampiyonu Serdar Bostancı
    1996 sezonun da yine Bosch-BP renkleri altında Escort Cosworth ile Türkiye Ralli Şampiyonasına başladı. Hedef ve konsantrasyonu, tamamen Türkiye Ralli Şampiyonu olmak üzerine kuruldu. Çok güçlü rakipleri vardı. Ford-Marlboro sponsorluğunda ve benzer Ford Escort’larla yarışan Volkan Işık ve Adnan Saruhan’ın pilot olarak görev yaptıkları Atak Motorsport ekibi, bunların başında yer aldı. Ayrıca bir çok 4WD turbo yarış otomobilli rakip vardı. O sezon şampiyon olmak, hiç de kolay değildi. Sezona çok iyi hazırlandı. Akıllı bir stratejiyle başladığı 7 yarışlık sezonun henüz 5’inci yarışının sonunda Türkiye Ralli Şampiyonluğu’nu garantiledi. Bu, O’nun ilk ralli şampiyonluğu olarak kariyerinde yerini aldı.

    1996, otomobil sporları hayatındaki başarı grafiğinin en yüksek olduğu sene oldu. Balkan Şampiyonasında da Kalevi Aho ile Yugoslavya (YU) Rallsinii kazanarak balkan ko-pilot şampiyonu oldu, ama izleyen senelerde çok arzuladığı halde Balkan Şampiyonluğu kısmet olmadı. Aynı yıl, İzmir’de düzenlenen ve Türkiye Şampiyonası’nda mücadele eden pek çok ünlü pilotun katıldığı organizasyonda “Şampiyonlar Şampiyonu” oldu. Uzun yıllar kendisine de destek veren Türk Pireli Lastikleri’nin sponsorluğunda düzenlenen bu organizasyonda şampiyon olmaktan büyük mutluluk duydu.

    1997’de yurt dışına açıldı ve Türkiye Şampiyonası’nın yanı sıra Balkan Ralli Şampiyonası’nı da takip etti. Katıldığı bütün asfalt rallileri kazanarak Türkiye Asfalt Ralli Şampiyonu oldu. Aynı sezon, aksilikler ve şanssızlıklar yaşadığı Balkan Şampiyonası’nı da 2’nci olarak noktaladı.

    Ford Ralli Sport Türkiye kuruluyor…
    1998 senesinde otomobil sporu kariyerinde yepyeni bir sayfa açıldı; bu, Ford birlikteliği idi. Ford adına Yalçın Arsan ile yaptığı anlaşma ile hem Ford’un sponsorluğunu aldı, hem de Ford Türkiye Takım Menajerliği’ni yürütmeye başladı. Ford’un izleyen senelerdeki motor sporları aktivitelerinin altyapısını oluşturmak üzere çalıştı.

    1990’den 1998’e kadar otomobil sporu hayatında BP birlikteliği hiç eksik olmadı. 1998’te Avrupa’da Mobil ile BP güçlerini birleştirdiler. BP tek bir şirket haline geldi ve motor sporları aktivitelerini Mobil ile devam ettirmeye başladı.

    BP’nin motor spor aktivitesi yoktu, motor sporunda branding olarak Mobil’i kullanıyorlardı. 1990’lı yıllardan gelen BP-Mobil ile 1994’den sonra devam eden Bosch ve bunlara katılan Ford ile yeni bir birliktelik oluşturdu. 1998 sezonun girdiği yarışların büyük bir kısmını kazanarak noktaladı.

    1999’da Escort WRC’ye geçti. Bu otomobil ile yalnız yurtdışı yarışları, Balkan Ralli Şampiyonasını takip etti. O sırada Ford ile geliştirmekte olduğu Ford Ralli Spor Türkiye projesi başlamıştı. 10 tane Ford KA yarış otomobili ile Ford KA Ralli Challange yapılacaktı. Bu kupanın idaresini üstlendi. Ayrıca bir grup N Escort Cosworth otomobili ile yeni pilotlar yetiştirme projesi çerçevesinde Süleyman Atay ve Levent Gür’ü eğitime aldı. Aynı yıl Balkan Şampiyonasında Escort WRC ile yarıştı. 1999’da da Balkan Şampiyonluğuna çok yaklaştı. İlk yarıştan itibaren Balkan Şampiyonasında lider olarak gittiği halde son yarış olan Yugoslavya’da (YU) çok basit debriyaj arızasından kaldığı için Balkan Şampiyonasını 2’nci olarak noktaladı.

    1999 Yu Rally, aynı zamanda aktif sporculuk hayatının sonu oldu. 2000 senesinden sonra artık takım yöneticiliğine başladı. Amacı, 25 senelik motor sporlarında edindiği birikimi gençlere aktarmaktı. 1999 Senesinde Türkiye’nin en büyük takımını oluşturdu. 17 tane otomobilden oluşan bir takımdı bu ve 13 tane Ford KA aynı anda yarışıyordu. 10 tane KA Challange otomobili, 3 tane Ford Ka Maksi, birer adet gN Escort Cosworth, grA Escort Cosworth, Escort WRC, Focus Kitcar, pist yarışları için Focus (N+) ve bunların haricinde bazı yarışlarda dışarıdan destek verdikleri 2 tane pist gr N Escort Cosworth. 2000 Yılında Ford, Türkiye Markalar Şampiyonu oldu.

    2001 için çok önemli hedefleri vardı. Zamanın dünyadaki en iyi ralli otomobili gözüyle bakılan Focus WRC almayı düşünmeye başladı. 2001 senesi için bu yöndeki test ve hazırlıkları başladı. Hakan Tolon’u takıma kattı. 2000 Sezonunda Ford’un Markalar Şampiyonu olmasında Adnan Saruhan gibi bir pilotu takıma dahil etmiş olmasının çok büyük katkıları vardı. Adnan, bir yıl önce kendisinin kullandığı WRC ile yarıştı. 2001 Sezonu için büyük projeler yaparken aynı yılın Şubat ayında büyük ekonomik krizi ile karşılaşıldı. Bütçelerin %90’ı kesildi ve yeni sezon için ne yapabileceklerini bilemez hale geldi. Bu dar ortamda yeni fikirler üretmekten geri kalmadı.

    Arzu edilen otomobil; Focus WRC, milyon dolarlara varan bir bütçe gerektirmekteydi ancak ellerinde çok mütevazi bir bütçe vardı. Kesin olan, bir Ford otomobili ile yarışmaları gerekmekteydi. Bu arada Ford KA’nın performansı artık tatmin etmiyordu. Garajda 3 Ford KA Maksi vardı. Bu otomobiller başlangıç basamakları için iyi otomobiller olmasına karşın, şampiyona kovalamak için aynı performanstan uzaktılar. Takım, dünyada ilk defa Focus’u pistte yarıştıran ülke olmanın gururunu yaşadı. Ford Focus F2 (N+) projesiyle ellerinde böyle bir otomobil vardı.

    Ford Avrupa ile yazışmaya başladı. Ancak böyle bir otomobilin homologasyonu bile yoktu! Bunun yeni bir fikir olduğuna inandırmaya çalıştı. Bir süre sonra Avrupa Ford da heyecanlandı. Yapılan teklif üzerine projeyi yeniden üstlendi. Bu otomobili geliştirmek için biçilmiş bir bütçe ve yurtdışından belli bir de yedek parça desteği aldı.

    2001 sezonuna hem otomobilleri geliştirip, hem de alt yapılarındaki pilotları bu yönde geliştirerek devam etti. Takım, sezonun tamamına katılamadı ve ancak sezonun ikinci yarısında yarışmaya başladı. 2001 sezonu bir ‘geliştirme sezonu’ olarak geçti. Fakat sezon sonunda gördü ki Focus’lar son derece iyi performans verecek otomobiller haline geldiler.

    2002 sezonuna Focus F2 Kitcar otomobiller ile F2 şampiyonluğu hedeflenerek başlanıldı ve Türkiye de tamamen kendi imkanlarıyla geliştirdiği Focus F2 ile, 2002 sezonu Türkiye F2 şampiyonu olarak noktalandı. Bu da başarılması gereken bir ilk’ti.

    Bu arada tüm dünyada ve Türkiye’de Super 1600 olgusu ortaya çıktı. Takım, Puma Super 1600 ile genç pilotları Super 1600 platformuna hazırlamaya koyuldu. Ancak Puma eski jenerasyon bir yarış otomobili olduğu için, hem de Ford’un Türkiye de pazarlanan otomobilleri arasında yer almadığı ve şirketin Türkiye’deki pazarlama stratejileri ile örtüşmediği için, sağlanan çok mütevazi bir bütçe ile yola çıkıldı. Ford pilotlarının Super 1600 platformundan geride kalmaması ve teknik ekibin Super 1600 ile ilgili deneyim elde etmesi için bu proje başarıyla yürütüldü. Hedef bu bilgileri, 2004’de Ford’un yeni Dünya Ralli Şampiyonası otomobili olan Fiesta Super 1600 platformunun üzerine taşımaktı.

    Focus WRC ile hayaller gerçeğe dönerken…
    2001 senesinde temelini attığı, ancak o ve izleyen yılda ulaşamadıkları Focus WRC projesine de 2003 sezonunda kavuştu. Focus WRC ile beraber takıma Serkan Yazıcı gibi Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi pilotlardan biri katıldı. Aynı dönemde ‘Turkcell Hazır Kart’ da takıma sponsor olarak katıldı.

    2003’teki hedef, Türkiye Markalar Şampiyonluğu idi. Sezona bu doğrultuda çok iyi derecelerle başlanıldı. Katıldıkları 8 yarıştan 5’i zaferle sonuçlandı. Birinde 2’nci olarak finişe gelindi. Yaşanılan bir takım şanssızlıklar sonucu Türkiye Markalar Şampiyonası hedefine ulaşılamadı ve sezon, Türkiye Ralli Şampiyonası ve Markalar Şampiyonası 2’ncisi olarak tamamlandı.

    çıkarıldı. Bu dersler doğrultusunda 2004 projeleri yapılmaya başlandı. 2004 için de Türkiye Ralli Şampiyonluğu, Markalar Şampiyonluğu, Süper 1600 Şampiyonluğu gibi en üst hedefler konuldu. Takımdaki genç pilotların yanı sıra yeğeni Güven Bostancı’dan da yeni sezonda çok başarılı bir performans bekleniyordu. Rekabetin dorukta olduğu 2004 ve 2005 sezonunda Ford Ralli Sport Türkiye, yine Focus WRC ile kazanan oldu ve iki yıl üst üste Türkiye Ralli Markalar ve Pilotlar Şampiyonu sıfatını hakkıyla elde etti.

    Yeni kan, genç pilotlar, erkeklere kafa tutan bayan ekipler…
    2003’te yaşadıklarından hem teknik açıdan, hem pilotaj, hem idari açıdan çok ciddi dersler 2006 yılında başarılara ufuk açan girişimler eklemeye devam etti. Yeni yeteneklere şans vermek ve en az erkek pilotlar kadar hızlı bayan pilotlar yetiştirmek amacıyla 2 yıl sürecek olan tek marka kupası Castrol Fiesta Rallye Cup’ı başlattı. 2007 yılında hedefler tek tek gerçekleşti ve Türkiye Ralli Markalar Şampiyonluğu, Türkiye Genç Sürücüler Şampiyonluğu, Türkiye Bayanlar Ralli Şampiyonluğu ve Türkiye Ralli Pilotlar ikinciliği elde edildi. Bu sezonda bayan pilotlar Ford Ralli Sport Türkiye’nin gururu oldu ve bayanlarda yapılan yatırımlar da Burcu Çetinkaya’nın şampiyonluğu, Grup A7 klasmanında Duygu Deniz, Grup A5 klasmanında ise Demet Kapani Soley’in birinciği ile pekişti.

    2008 yılına damgasını vuracak olan Dünya Ralli Şampiyonası projesinin ısınma turlarına 2007 yılında üç farklı Türk pilot, üç farklı ülkede denenerek başlandı. Finlandiya, Almanya ve Ingiltere’de Dünya Ralli Şampiyonası parkuruna çıkardığı genç Türk pilotlar, Fiesta ST ralli otomobilleri ile dünyanın en hızlı pilotlarına karşı mücadele etti. Fiesta Sporting Trophy International’daki ilk rallide ilk zafer Finlandiya’da Emre Yurdakul’dan geldi.

    Dünya Ralli Şampiyonası’nda bir Türk ekip…
    Ve böylece 2008 sezonunda; %100 Türk Ekibi sloganıyla Dünya Ralli Şampiyonası arenasına çıkıldı. Dünya Ralli Şampiyonası altı yarışında koşulan Fiesta Sporting Trophy International’a Emre Yurdakul, Burcu Çetinkaya ve Koray Muratoğlu ile Castrol Ford Team Türkiye renklerinde katılan ekip, altı ülkede 18 start ve beş birincilik ile şampiyon olarak şampiyonaya adını yazdırdı. Fiesta Sporting Trophy International’da Emre Yurdakul – Can Erkal ikilisi şampiyon olarak podyumun en üst basamağında yer alırken, Burcu Çetinkaya – Çiçek Güney ikinci, Koray Muratoğlu – Levent Özokutucu ise üçüncü sırada yer alarak Türk bayrağımızı gururla dalgalandırdı.

    Türkiye Ralli Şampiyonası’nda ise Castrol Fiesta Sporting Trophy rüzgârı esmeye devam etti. Şampiyonada 12 pilot yarıştı, ilk iki sırayı bayan ekipler aldı.

    Yeni Fiesta, yeni Fiesta R2 ve Fiesta S2000…
    2009 sezonunda tecrübeli şampiyon pilotlarla yola devam ederken, genç pilotlara yatırım yapmayı sürdürdü. Son yılların heyecanla beklenen ralli otomobili Fiesta R2 ile ilgili çalışmalarda tüm hızla devam ediyordu. Bu sezon da Fiesta Sport Trophy International’da mücadeleye devam edildi, İspanya Rallisi’ne, 38 günde yapımı tamamlanan iki Fiesta R2 ile katılarak bir ilke daha imza atıldı. Castrol Ford Team Türkiye ekibine katılan oğlu Murat Bostancı’nın 2009 Türkiye Genç Sürücüler Birincisi olması haklı gururu yaşattı. Türkiye Bayanlar Ralli Şampiyonluğu, Grup A ve Sınıf 7 birinciliği elde edildi ve 1998 yılından 2009’a gelinirken yaklaşık 770 start ve 670 finish oranıyla Serdar Bostancı yönetiminde başarı grafiği yükselerek devam etti.

    Türk otomobil sporu tarihinde senelerce yaşanan dünyadaki ralli otomobilleri ile aynı güncelliğe sahip olamamanın eksikliğinin ortadan kaldırılmasına büyük katkıda bulundu. Başta Fiesta ST ve Fiesta R2 ralli otomobillerinin gelişiminde aktif rol oynayarak, dünya ile aynı zamanda Türkiye’de de en yeni Ford ralli otomobillerinin parkurlara çıkmasını sağladı.

    2010 sezonunda geleceğin dünya ralli şampiyonası otomobili olacak olan dünyanın en yeni ralli otomobili Fiesta S2000 ve şampiyon pilot Yağız Avcı’yı, dünya ile aynı zamanda Dünya Ralli Şampiyonası Rallisi Türkiye Rallisi ile parkurlara çıkarttı. Yağız Avcı ve co-pilotu Bahadır Gücenmez, Ford Fiesta S2000 ile ilk sezonunda 2010 Türkiye Ralli Şampiyonu olarak büyük bir başarıya imza attı. Castrol Ford Team Türkiye ralli takımlar sıralamasında ikinci sırada yer alırken, takımın tecrübeli pilotu Emre Yurdakul – Burak Erdener ikilisi Fiesta R2 ile A6 birincisi, Murat Bostancı Fiesta ST ile N3 birincisi ve takıma 2010’da katılan Orhan Avcıoğlu – Burak Akçay ikilisi de Fiesta R2 ile A6 ikincisi olarak sezonu tamamladı.

    Serdar Bostancı iyi bir takım olmalarını övünç kaynağı olarak görüyor. Ford Ralli Sport Türkiye, hem alt yapısı, hem teknik birikimi, hem de yönetimi ile bugün Castrol Ford Team Türkiye olarak diğer takımlara örnek olacak düzeyde bir ekip haline geldi. Böyle bir takıma sahip olduğu için gurur duyuyor…